“ İnsanlar vardır, hayatlarındaki aynı tepkileri düzeltmeye başvurmadan, kendilerine zarar vereceklerini önemsemeden yineleyip dururlar ya da amansız bir yazgının yakalarını bırakmadığı duygusunu yaşarlar; oysa titiz bir inceleme gösterir ki, ilgili yazgıyı bilmeden başlarına saran kendilerinden başkaları değildir.”
Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud 5 Mayıs 1856 tarihinde küçük burjuva bir Yahudi ailede dünyaya gelmiştir. Freud, babasının ikinci evliliğinden
doğan ilk çocuktur. Çocukluğunun büyük bir bölümünü Viyana’nın Yahudi
gettosunun küçük mahallelerinde geçirmiştir. Aile içerisinde küçük yaşta farklı
bir çocuk olduğu anlaşıldığı için annesi ve babası tarafından hep el üstünde
tutulmuştur.
1873’te Gymnasium’dan başarıyla mezun olduktan sonra Viyana
Üniversitesi’ne yazılmıştır. Felsefe ve bilim dersleri almıştır ama ne
olacağına dair bir kararsızlık içindedir.
O zamanlar bilim ve tıp alanında dünyaca ünlü bir fakülte olan Viyana
Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gitmeye karar verir. Doktor olacaktır ama alan olarak
neyi seçeceğine dair kararsızdır ta ki Josef Breuer’le tanışana kadar.
Breuer’le çalışmaları, ona psikanalize
giden yolu açmıştır. 1885 yılında ünlü bir Fransız nörolog olan Jean-Martin
Charcot’yla Nöroanatomi öğrencisi olarak
çalışmak için Paris’e giden Freud, Viyana’ya döndüğünde bir muayenehane açarak
Nörolog olarak çalışmaya başlamıştır. Ona gelen hastaların bir kısmı gerçek
nörolojik hastalıklara sahipken büyük bir çoğunluğu fizyolojik bir temeli
olmayan nevrozlardan şikâyetçidir. Freud’un, uyguladığı iki yöntemi vardı: Elektroterapi
ve düzenli rejimin uygulandığı Weir Mitchell sistemi. Bu iki yöntem de Freud’un
çok da aklına yatmaz ve daha etkin bir tedaviler arayışına gider. Freud, Breuer’den
Bertha Pappenheim’a uyguladığı
duygusal boşaltma yöntemini dinlemiştir. 1887 yılı sonunda kendisi de bu
yöntemi uygulama yoluna gider. Bu
yöntemde hastalar hipnotize edilerek trans halindeyken belirtilerin ortaya ilk
çıktığı aşamaları hatırlamaları istenir. Hipnoz altında bir anlamda ipuçlarından
yola çıkarak parçaları birleştirme yoluna gidilir. Bir dedektif gibi ipuçlarının
yolunu takip eder Freud. Ne yazık ki
bazı durumlar nedeniyle her hastayı hipnotize edemez. Hatta ortadan
kaldırılan belirtiler bir müddet sonra tekrar ortaya çıktığını görür. Freud, hipnoz
yöntemini askıya alarak serbest çağrışım yöntemini kullanmaya başlar.
Freud, Psikanalize Giriş Seminerleri’nin 29. dersinde düş
kuramının psikanalizin tarihçesinde özel bir yer içerdiğini ve tarih de bir
dönüm noktası oluşturduğunu belirtir. Psikotik bir öznenin düşteymişçesine
yaşadığını saptar. Psikozda abartmaların ve yanılsamaların bulunmasının yanı
sıra arzuyu gerçekleştirmek için dış gerçeklikten de vazgeçildiğini, hastalık
belirtilerinin sönmesi durumunda da öznenin geçmiş yaşantılarını bir düş
görmüşçesine anlattığını görür. Düşü göreni, açık düşün izleniminden özgün kılmaya,
dikkatini düş içeriğinin bütününden alıp tek tek parçalarına yöneltmeye ve bu
parçalardan her biriyle ilgili olarak aklına gelen çağrışımları bildirmeye davet
edilir, parçalardan her birini göz önünde tuttuğunda kendisinde ne gibi çağrışımlar
uyandığını açıklaması istenir. Önceki günden kalan anı kalıntıları ve imaların
peşine düştük mü, çokluk bir anda, hayli uzaklara kaymış düş dünyasından çıkıp kendimizi
hastanın gerçek yaşamında bulabiliriz. Hastadan düş içeriğindeki açık seçikliği
ve duygusal gücüyle dikkatini çeken öğelerle ilgili olarak çağrışımlara daha
kolay ulaşır. Ama hasta gelen çağrışımları açığa vurmadan şöyle de tepki
verebilir: Bu çağrışımların düşle uzaktan yakından ilgisi olmadığını hatta
aklına geldiği için söylediğini belirtir.
1896 yılında babasının ölümü ile kendi kendini çözümleme
yoluna başvuran Freud, kendi teorisini, psikanalizi geliştirmeye başlar. Kendi kendini analiz ederken kullandığı
rüyaların çoğunu “Rüyaların Yorumu”
kitabında yazmıştır. Bu analiz sonucunda, Oedipus Kompleksini öne sürmüştür.
Bu kompleks psikoseksüel gelişim
kuramının ‘Fallik’ döneminde ortaya çıkar. Erkek çocuğun anneye aşırı düşkün
olup, babanın yerini alma isteği içinde olması durumudur. Elektra Kompleksi ise
kız çocuğun babaya aşırı düşkün olup, annenin yerini alma isteği içinde
olmasıdır. Cinsel çatışmaların ortaya çıkardığı karmaşıklıklar bebeklik ve
çocukluktaki duygusal değişimlere ışık tutmuştur. Rüyaları yorumlamak ve daha iyi anlamak için
yeni yöntemler geliştirmiş ve bilinçdışının çeşitli oluşumlarını kendi icat
ettiği terimlerle açıklama yoluna gitmiştir. Ve böylece modern psikoterapinin
öncüsü olan psikanaliz yöntemini geliştirmiştir.
Psikanaliz, insanlardaki çocukluk yıllarına dair unutkanlığı
ortadan kaldırmıştır.
Avusturya’nın işgal edilmesi sonucunda Nazi zulmünden kaçmak
zorunda kalan diğer bilim adamları gibi Viyana’dan ayrılarak Paris’e oradan da
İngiltere’ye gitmek zorunda kalmıştır ve Freud, geride birçok eser ve çığır açan düşünceler
bırakarak 1939’da Londra’da hayata gözlerini yummuştur.
Bu kitap, Freud’un
1915-1917 yılları arasında geniş bir dinleyici kitlesine vermiş olduğu temel
psikanaliz konferansları üzerinden kaleme aldığı son araştırmalarını ve
bulgularını içeriyor. Freud bu eseri ile o zamanlarda daha henüz yeni bir alan
olan psikanalize ilgi göstereceğini beklediği “aydınlar topluluğuna”
yönelmiştir. Kendisinin de aktardığı gibi bu derslerde, sadelik, tamlık ve
bütünlük görünümü uyandıracak diye özverilerde bulunmaktan kaçınmak, sorunları
bütün çıplaklığıyla ortaya koymak, boşlukları ve güven duygusu uyandırmayan
noktaları yadsımamak başlıca amacı olmuştur. Psikanaliz Üzerine Yeni
Araştırmalar ve Bulgular, Freudcu analiz konusunda bilinmesi gereken temel ve
özlü bilgiler içermesi bakımından vazgeçilmez değerde bir anahtar kitap olma
özelliği taşımaktadır.
! Zavallı Ben’in durumu daha da kötüdür, aynı zamanda sert
tabiatlı üç efendiye birden hizmet etmek durumundadır, onların istek ve
taleplerini birbirleriyle bağdaştırmaya çalışır. İlgili üç zorba bey de dış
dünya, Üst-ben ve Es’ten oluşur. ! … belli deneyimler edinmemiş hiç kimse psikanaliz
konusunda konuşma hakkına sahip değildir. ! Düş konusunda bizim bir şey öğrenmemizi sağlayan düş
değil, düşün yorumudur. ! Kendini disiplin altına almak, kişiyi hasta yapar. ! …düş bir isteğin gerçekleştirilmesi amacına yönelik bir
denemedir.
Güzel blog olmuş, başarılar dilerim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim 🙏
YanıtlaSil