Sahibinin en mahrem dostu olan saatler, bileğinde nabzının
atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hülâsa
onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetinde benimseyen yahut masasının üstünde,
gün dediğimiz zaman bütününü onunla beraber bütün olup bitişiyle yaşayan saat,
ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır. Syf.15
Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahlûkatlarız. Hepimiz
ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve
farkına varmadan harcamak için neler yapmayız? Syf.29
Zannederim ki hep saatte kalıyor onun arkasındaki şeyleri
ihmal ediyorsunuz. Saat bir vasıta, bir alettir. Mühim bir alettir. Terakki
saatin tekâmülüyle başlar. İnsanlar saatlerini ceplerinde gezdirdikleri, onu
güneşten ayırdıkları zaman medeniyet en büyük adımını attı. Tabiattan koptu. Müstakil
bir zamanı saymağa başladı. Syf.251
Hayri İrdal'ı bilir misiniz? Saatleri tanıdıktan sonra
"ben artık bir başkasıyım” diyen Hamdi Tanpınar'dan başkası değildir.
Hatta zamana meydan okuyan hikâyesiyle gerçekliği tepetaklak yapar. Zamanı
sorgulamaktan öte parça parça saliselere ayırır ve onlardan kocaman bir hikâye
yaratır. Sık sık kahramanına "Beni adam eden saatlerdir” dedirtir.
Türk toplumu olarak "Ahmet Hamdi Tanpınar " gibi bir
yazara sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın başarılı romanlarından biri olan Saatleri
Ayarlama Enstitüsü'nde genel olarak modernleşme sürecinde zamana ayak uydurmaya
çalışan toplumun trajikomik durumları anlatılıyor.
Kitap öyle hemen hızlıca okuyup geçeyim denilebilecek türden
değil. Her cümlesi ayrı mana yüklü, eğlenceli fakat bir o kadar da düşündürücü…
Çok akıcı mıydı derseniz, buna kesin bir hayır veya evet cevabı veremiyorum.
Yer yer alıp götürebiliyor sizi ama bazen de durağan geçiyor. Kitabı okurken
bazı bilmediğim kelimeler oldu ama dilin akıcılığıyla kaybolduğunu fark ettim. Ama
bazı okurlar bu kelimeler yüzünden çok bırakıp yeniden başladık yorumları
yapmışlar. Ben de bilmediğim bazı kelimelerin anlamlarını buldum.
Terkip: Birleşim, birleştirme,
bir araya getirme
Teessür: Üzüntü 2.Duygulanım
Teessüs: Yerleşme, temelleşme,
kökleşme
Telkin: Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama
Tefrika:Gazete veya dergilerde çıkan, birbirini
tamamlayan yazılardan oluşan dizi
Tekâmül: Olgunluk
Tekdir: Azarlama, paylama
Tekzip: Yalanlama
Terakki: İlerleme, yükselme
Temessül: Benzeşme
Tensikat: Bir iş yerinde
kadro düzenlemeleri
Telakki: Anlayış
Tenkit: Eleştirme, eleştiri
Terane: .Çok tekrarlandığından usanç
verici bir durum alan söz
Hayri İrdal'ın anılarına çıktığımız bir yolculuk bu kitap...
O yaşantısını anlatırken, hissettirmeden tarih de güzel bir gezintiye çıkarıyor
bizi. Hayatı iniş ve çıkışlarla dolu Hayri İrdal'ı dinlerken çeşit çeşit
insanlarla tanışıyorsunuz.
Hayatı hiç olmasını istediği gibi olmayan bir kahramanın
başına gelen hadiseleri kendiliğinden unutamadığını, onları unutturan,
düşünmesini hafifleten diğer hadiselerle dolu bir hayatı anlatıyor. "Sabır,
insanoğlunun tek kalesidir" dedirtir kahramanına Tanpınar...
Kahramanımızın hayatına Halit Ayarcı'ın girmesiyle, modern
düşünce ve girişimleriyle Hayri İrdal'ı yerinde saydığı geleneksel hayatın
içerisinden çekip çıkartıyor. Onu Saatleri Ayarlama Enstitüsünde hayal
edemeyeceği itibara ve zenginliğe kavuşturuyor. Bu noktada toplum tarafından da
sayılmaya başlıyor. Ona fakir, biçare, işe yaramaz diye bakanlar etrafında
pervane oluyor. Ne acıdır ki bunların en başında da kendi ailesi geliyor. Bu
defa zengin ama mutsuz, her şeyi yalan olan bir hayata yelken açıyor. Tamamen
yalan, kandırmaca yoluyla topluma dayatılan yenilik ve modernlik adı altında kahramanımız
kendi karanlığını görür. Yenilik ve modernlik olarak düşündüğü şeylerin aslında
tamamen aldatıcı bir hayat olduğunun bilir ama düşünmekten başka hiçbir şey
yapmaz. Bu öyle bir hayat ki her şeyi elde ettiğini zannetse de aslında hiçbir şeyin
kontrolü kendisinde değildir. Kendi kendine “Başkaları seni olduğu gibi görüyor
da, sen kendini göremiyorsun! Birtakım miskince korkularda hapsoluyorsun” der Syf.285
Kitabı okurken tebessüm ettiğim, gülümsediğim ve ağzımın
açık kaldığı cümleler vardı. Bunlardan sadece birini yazmak istiyorum.
·
“Halbuki şimdi İstanbul’da böyle saatli jartiyer
taşıyan binlerce hanım var. Dünyanın en zarif hareketleriyle yolda eteklerini
kaldırıp saatlerine bakıyorlar”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Dergah Yayınları
Syf Sayısı.382
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz...