Beni daha önce bu kadar güldüren bir kitap hatırlamıyorum. Sözcükler
bambaşka dünyalara götürüyor insanı. Siz bir de karakterlerin adlarını görün Nuh tufan, İbrahim kurban, habip Hobo,ferruh
ferman, gibi .Uzun lafı kısası, bu kitabı okursanız sizin için çok iyi olur
diye düşünüyorum.
Bir satır arası açmak gerekirse, Orhan Gencebay çalarken
arabadan inilmez unutmayın.Dostları için ise ; “biz caddenin kenarında alevler içinde yanarken, karşımıza geçip üstümüze işemeye üşenen kimselerdir ”diyor. Aslında bu zamanda dostlar hep böyle diye içimden geçiriyorum. Yok, mu sizin öyle dostlarınız? Yoksa büyük bir kayıp. Kitapta arkadaşlarına hep afili filintalar diyor ve bende internette araştırdım ve afili filintalar diye bir internet sitesi çıktı karşıma ve bütün yeni yazarlar orada bir çete kurmuş Emrah serbest, Onur ünlü gibi yeni yazarlar hep orada paylaşımlarda bulunuyor.
Kitabın geneline
bakılırsa bazı tırnak içine aldığım felsefi cümleleri var mesela
"inananlar için her çağda bir Nuh'un gemisi vardır. Her an tabiatın içinde
veya uzayın derinliklerinde ve çevremizde nice tufan cereyan etmekte fakat
insanlar bunu değerlendirmeye bir türlü yanaşmamakta. S.142
Suyun suda kayboluşu gibi hakikati bulmak uğruna kaybolmayı
göze almak ..En önemli ayrımlar hep en belirsiz olanlardır. S.69
Bir satır arası; “ Cennet ile cehennemle ilgili ileri geri
konuşmak istemem çünkü her ikisinde de dostlarım var” 193sayfa.Mark twain
Kahramanımızın çöplük diye açtığı eskici dükkânı ve içindeki
eşyaların her birine hikâye yazması benim çok hoşuma gitti. Kitaptan bir örnek
"Ceren Nuh tufandan bir baston alır kendi işine yaramayacak bir eşya
olduğu için arkadaşı niye aldın diye sorar hikâyesi o kadar tatlıydı ki insan
böyle şeylerin gerçek olması için merakından taviz verebilir bence diyor.
Kitabı okurken birden yüzünüzün gülümsediğini hissediyorsunuz.
Neden mi? Öyle cümleler kurmuş ki sizi gülümsetmemesi elde değil. Kitap hikâye bakımından
çok iyi bulmadım ve birde çok tekrarlanan maddeler halinde yazılar beni biraz
sıktığını itiraf etmem gerekiyor.Ama genelinde keyifli bir kitap.
Kitabın 157 sayfasında Jean Baudrillard bahsediyor ve kimdir
bu adam diye yine Google sarılıp araştırıyorum. Ünlü bir Fransız
düşünür/sosyolog. Medya Teorisi, Post yapısalcı felsefe ve postmodernizm
üzerine olan çalışmalarıyla ünlenmiş. Bugünün siyasi ve ideolojik akımlarını
reddetmesi ününün artmasına neden olmuş. Bugüne kadar birçok önemli çalışmaya
imza atmış. Simülasyon kuramını oluşturmuş, kitle zihni üzerine çarpıcı
satırlar yazmış. Tüketim üzerine düşünceleri ve yapıtları ise onun ününe ün
katmış. Medya ve kitle iletişim araçlarına dair eleştirileri de diğer
düşünceleri kadar çarpıcı. Birinci Körfez Savaşı üzerine yaptığı açıklamalarla,
Körfez Savaşı’nın oluşumunu ve etkilerini entelektüel bir açıdan farklı bir
şekilde yorumlamış.
Kitapta altını çizdiğim çok cümleler oldu. Bunlardan sadece bir
kaçını yazıyorum.
S.214 İnsana dair tasvirlerini çok beğendim. Mesela “bayat
kurabiyeler gibi dağılmak üzere olan parmaklarını saçlarıma daldırdı.
S.240 Kalbim tam kapasite çalışan bir matbaa gibi gürültüler
çıkarıyor.
S.252 Kafamdaki düşünceler fazla haşlanmış spagetti gibi birbirine
yapışıp düğümlenmiş.
Yayınevi: İletişim
Merhaba, tam okuduğum kitaplarla ilgili bloguma bir şeyler yazayım dedim ki sitenize gözüm takıldı, tesadüf oldu ama güzel oldu.. :)
YanıtlaSilSizede merhaba...
YanıtlaSiltesadüfler her zaman güzel olur.
sevgiyle..
Daha ilk yayiba girdigi gun bu posta uorumumu eklemek istemistim ama bilgisayatdaki ben klavye ile baglantilidegildi..cok begendim kitap hakkindaki yorumlari ve cizdigin satirlari..ozellikle ''dostlar'' hakkinda yazilanlar..trsekkur esiyoeum gulumsettin :) siteyi de merak ettim.
YanıtlaSilSayfama hoş geldin. Galiba klavye bozuk,harfler yarım çıkmış.
YanıtlaSilNe güzel gülümseten cümleler değil mi?
sevgiyle...
Yazarın farklı bir tarzı var orası kesin. Keyifli bir kitap ama başka kitaplarını da okuyacak kadar etkilemedi beni. Sevgiler canım ❤
YanıtlaSil